Küçük Ali
Küçük Ali, titreyen elleriyle cep telefonunu gizlice alıp 112'yi tuşladı. "Lütfen yardım edin," diye fısıldadı, "Annemle babam odada garip şeyler yapıyor." Telefonun diğer ucunda öfke dolu bir ses duyuldu: "Telefonu bırak!" ve hat aniden kesildi. Polis memurları Ayşe ve Mehmet, birbirlerine endişeyle baktı. Prosüdür gereği adresi hızlıca tespit edip olay yerine hareket ettiler. Ev, sakin bir mahallede, dışarıdan bakınca sıradan görünüyordu: tertemiz bir bahçe, salkım söğütler ve özenle boyanmış bir kapı. Ancak içeriden gelen derin sessizlik içlerine bir korku saldı. Kapıyı, yüzündeki ifade yaşından büyük çıkmış gibi duran küçük bir çocuk açtı. Adı Deniz'di ve sadece yedi yaşındaydı. "Arayan sen miydin evladım?" diye sordu Memur Ayşe, alçak ve sakin bir sesle. Deniz başını salladı, arkasını döndü ve koridorun sonundaki odayı işaret etti. "Lütfen... Onlar orada." Memur Mehmet, yavaşça odaya doğru ilerledi. Kapıyı araladı ve içeri baktığı anda yüreği ağzına geldi. Gördükleri karşısında donup kaldı... Devamı diğer sayfamızada