Karım Öldükten Sonra Oğlunu

 

Nefesim kesildi. Aklım, on yıl önce onu gönderdiğim o kader gününe gitti. Terk ettiğim çocuk bir sanatçı, bir yaratıcı olmuştu. Ama daha da önemlisi, hayatta kalmış, başarılı olmuştu. Ve işte buradaydı, hikayesini sanat aracılığıyla anlatıyor, kurduğu hayata tanıklık etmem için beni davet ediyordu. Düşüncelere dalmış bir şekilde orada dururken, bir ses beni bugüne geri getirdi. “Uzun zaman oldu,” dedi genç bir adam. Dönüp yanımda durduğunu gördüm. Daha uzun boylu, daha yaşlıydı ama o gözleri aynıydı; derinlik ve anlatılmamış hikayelerle doluydu. Sözcükler tükendi. Özür dilemek, açıklama yapmak istiyordum ama nereden başlayacaktım? Önce o konuştu ve sessizliği beni şaşırtan nazik bir güçle bozdu. “Neye dönüştüğümü görmeni istedim. İnattan değil, her şeye rağmen başardığımı göstermek için.” Sözleri, uzun zamandır iltihaplanmış bir yaraya iyileştirici bir merhem gibiydi. Karşımda acımasızlık ve nefret duymadan durabilmesi, dayanıklılığının bir kanıtıydı. Sonunda pişmanlık ve vicdan azabıyla dolu kelimelerle “Özür dilerim,” diyebildim. Geçmişin acısını görmezden gelmeden, özür dilediğimi kabul ederek başını salladı. “Eskiden neden yaptığını merak ederdim,” diye itiraf etti. “Ama zamanla, beni reddetmenin ihtiyacım olan katalizör olduğunu fark ettim. Beni kendi yolumu bulmaya, bugün olduğum kişi olmaya itti.”

 

Konuşurken galeri etrafımızda uğulduyordu ama sohbetimiz bambaşka bir dünyadaymış gibiydi. Yolculuğunu, son görüşmemizden bu yana hayatını tanımlayan mücadeleleri ve zaferleri benimle paylaştı. Onu koşulsuz seven, yeteneğini ve ruhunu besleyen yeni bir aile bulduğunu öğrendim. Akşam sona ererken, asla geri kazanamayacağımız yıllar için derin bir kayıp hissiyle doldum. Ama aynı zamanda başka bir şey de hissediyordum; bir umut ışığı, bir kurtuluş olasılığı. “Beni davet ettiğin için teşekkür ederim,” dedim her kelimesini içtenlikle. Gözlerinde hafif bir affedicilik ifadesiyle gülümsedi. “İyi olduğumu bilmeni istedim. Hep iyi olduğumu.” Galeriden ayrılırken, bu genç adamın bana bir hediye verdiğini fark ettim: Onu gerçekte olduğu gibi görme ve bunu yaparken kendi eylemlerimin gerçeğiyle yüzleşme şansı. Bu beni paramparça eden ama aynı zamanda beni anlayışa, iyileşmeye doğru bir yola sokan bir gerçekti.