En yakın arkadaşımı evime hizmetçi olarak aldım

En yakın arkadaşımı evime hizmetçi olarak tuttum. İki hafta sonra kayınpederimin garip bir şekilde mutlu olduğunu, arkadaşımın ise giderek solgunlaştığını fark ettim.

En yakın arkadaşımı ayda on bin peso karşılığında ev bakıcılığı yapması için tuttum ve iki hafta sonra kayınpederimin garip bir şekilde neşeli göründüğünü fark ettim.

Uzak bir yerde evlendim ve işim nedeniyle kayınpederime bakacak pek zamanım olmadı.

Ömür boyu en yakın arkadaşımın işe ihtiyacı olduğunu gördüğümde, onu ayda on bin peso maaşla bir hizmetçi olarak işe alarak ona yardım ettim.

 

Bu sayede hem güvenebileceğim biri oldu hem de arkadaşımın ek gelir elde etmesine yardımcı oldum.

İlk başlarda her şey yolunda gidiyordu ama iki hafta sonra garip bir şey fark etmeye başladım.

Daha önceleri hep yorgunluktan ve düzensiz yemek yemekten yakınan kayınpederim, şimdi garip bir şekilde neşeli görünüyordu, her sabah erkenden kalkıyor, hatta neşeyle ıslık çalıyordu.

Arkadaşım ise daha solgun ve zayıf görünüyordu.

Bir gün ona ne olduğunu sordum ve sadece sımsıkı gülümsedi: "Önemli değil. Sanırım henüz işe alışamadım..."

Ama her geçen gün onun bana kaçamak bakışlarını, geceleri yatak odasının kapısını kapalı tuttuğu zamanı ve kayınpederimin yanından her geçişimde nasıl ürkütücü bir şekilde sessiz kaldığını daha fazla fark ediyordum.

Son damla ise kayınpederimin aniden kocamdan evi yeniden düzenlemesini istemesi oldu. Özellikle içeriden kilidi olan ses geçirmez bir oda yapılmasını istedi.

Bütün aile şaşkındı, yetmiş yaşındaki bir adamın neden böyle bir odaya ihtiyacı olduğunu anlayamıyorlardı.

İçgüdülerim bir şeylerin ters gittiğini söylüyordu, bu yüzden dışarıdaki arkadaşımı arayıp ona doğrudan sordum.

Solgunlaştı, dudakları titredi ve birkaç kelime söylemesi uzun zaman aldı: "Üzgünüm... ama Tanrı... beni buna zorluyor... her gece bunu yapmak zorundayım..."

 

Sözleri beni bir şimşek gibi çarptı; omurgamdan aşağı bir ürperti indi ve bacaklarımın jöle gibi olduğunu hissettim.

Meğerse bu arada evimi emanet ettiğim arkadaşım, kayınpederimin elinde, kendi evimde bir "kurban" olmuş!

Ve ben tam sarsılmışken, arkadaşım hıçkırarak ağlamaya başladı ve beni olduğum yerde durduran bir şey ekledi: "Tek ben değilim... bunu daha önce de yapmıştı... önceki çalışana, ama o iz bırakmadan ortadan kaybolmuştu. Şimdi anladım ki, gitmemiş... belki de..."

Donup kaldım, arkadaşımın her sözü kalbime saplanan bir hançer gibiydi.

Yaşlı, güçsüz ve iyi kalpli kayınpederimin tüm görüntüleri silindi, yerini yıllardır evimde saklanan korkunç bir varlık aldı.

Arkadaşımın elini tuttum, onu rahatlatmaya çalıştım ama kendi sesim titriyordu:

"Sakin ol... Bunu açıklığa kavuşturmamız gerek. Kimsenin sana veya başkasına zarar verme hakkı yok."

O gece bütün cesaretimi toplayıp kocama her şeyi anlattım.

İlk başta bana inanmadı, hatta sinirlendi, uydurmamamı söyledi.

Ama arkadaşımın umutsuzluk gözyaşlarını ve bileğindeki hafif morlukları görünce, kocam şaşkına döndü, yüzü solgunlaştı.

Ertesi sabah arkadaşımı karakola götürüp ihbarda bulunduk.

Arkadaşım, titreyerek de olsa, zorla çalıştırıldığı gecelerden, bir önceki çalışanın "kayboluşuna" kadar her şeyi anlattı.

Kadının ifadesi üzerine soruşturmacılar derhal soruşturma başlatarak evde arama yaptı.

 

Polis bodrumdaki eski depo odasını aradığında tüm ailem şaşkına döndü: Önceki çalışanın birçok eşyasını (kağıtlar, giysiler) sahte duvarların arkasına saklanmış halde buldular.

Kayınpederim oracıkta kelepçelendi; yüz ifadesinde yapmacık zayıflığından eser kalmamıştı; sadece vahşet ve küstahlık vardı.

Duruşma günü, yargıcın kendisine ahlaksızca davranışları ve eski çalışanının kaybolmasıyla ilgili suçlamalar nedeniyle verdiği çok yıllık hapis cezasını dinlerken başını öne eğdi.

Arkadaşım ağır yaralı olmasına rağmen, kararı duyunca sonunda başını kaldırıp gözyaşı döktü.

Benim içinse hem acı hem de rahatlama aynı andaydı: Gerçek ortaya çıkmış, adalet nihayet yerini bulmuştu.

O zamandan beri bir ders aldım: Küçük işaretleri asla küçümseme, gizli korkuların karşısında asla sessiz kalma. Çünkü sessizlik bir insanın hayatını mahvedebilir.

Ve bu pahalı dersi sonsuza dek yanımda taşıyacağım: Güven, dikkatli olma ve sevdiklerimizi koruma sorumluluğu hakkında bir ders.