Beni otele götürdü ve resepsiyon görevlisine şöyle dedi
Gece derinleştikçe, sohbetimiz geleceğime kaydı. Elena'nın sarsılmaz desteği ve sağladığı kaynaklar sayesinde sınavlarım iyi geçmişti. Yeniden canlanan hayallerden, yüksek lisans bursu almaktan, ailemin bir daha asla yoksulluk çekmeyeceği bir gelecek umudundan bahsettim. Elena, gözleri gururla parlayarak dinledi. "Sana inandığımı biliyorsun Juan. Kaderinde büyük işler var," dedi elini sıcacık elimin üzerine koyarak. "Ama unutma, hangi yolu seçersen seç, onu kendin için seç. Seni koşullar değil, kalbin yönlendirsin." Yatağa girerken bu sözler zihnimde yankılandı. İpeklere sarınmış ve parfümünün tanıdık kokusunu içime çekerken, hayatımın bu bölümünün -beklenmedik de olsa- bir dönüm noktası olduğunu fark ettim. Kaderimi şekillendirmem için gereken araçları bana vermiş ve hayatta kalmanın ötesinde hayaller kurmam için bana güç vermişti. Gecenin sessizliğinde Elena yanımda huzur içinde uyuyordu; nefesi yumuşak, ritmik bir ninni gibiydi. Pencerenin dışında titreyen şehir ışıklarını izlerken, paylaştığımız yolculuğu ve bizi bekleyen olasılıkları düşünüyordum. İlişkimiz karşılıklı bir anlaşma olarak başlamış olsa da, toplumsal normların sınırlarını aşan derin bir arkadaşlığa, derin bir dostluğa dönüşmüştü. Şafak sökerken, süite yumuşak bir ışık vururken, geleceğin belirsiz ama potansiyel dolu olduğunu biliyordum. Elena bana hayatın güzelliğinin genellikle beklenmedik şeylerde, yakalanan fırsatlarda ve cesurca gidilen yollarda yattığını göstermişti. Bizim benzersiz ve alışılmadık hikâyemiz, bir büyüme ve keşif hikâyesiydi. Bir sonraki adımları atmak bana kalmış olsa da, Elena'nın etkisinin sonsuza dek yolculuğumun bir parçası olacağını biliyordum. Azimle, öğrendiğim dersleri ve henüz gerçekleşmemiş hayalleri onurlandırmak için sessiz bir yemin fısıldadım. Uyanıp yeni günü kucaklamanın, hikâyemi yazmaya devam etmeye hazır olmanın ve belki de zamanla Elena gibi sıra dışı biriyle yeni bölümler yazmanın zamanı gelmişti.