Sınır Çatışmasında
Hindistan, bölgenin tamamını kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak görürken; Pakistan, Keşmir halkının kendi kaderini tayin hakkını savunuyor.
Hindistan-Pakistan ilişkilerinin yeni bir kırılma noktası olan Keşmir 1947’den bu yana iki ülke arasındaki en büyük kriz alanı olmayı sürdürüyor. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu bu bölge, her iki taraf tarafından da hak iddia edilen bir coğrafya.
Son yaşanan çatışmalar, Keşmir meselesinin hâlâ çözümsüz bir denklem olduğunu gözler önüne seriyor. Taraflar karşılıklı olarak saldırıların sorumluluğunu birbirine yüklerken, diyalog kapıları ise neredeyse tamamen kapanmış durumda. Güney Asya’da iki nükleer güç arasında yükselen bu gerilim, uluslararası toplumun sessizliği eşliğinde büyüyor. Birleşmiş Milletler ve büyük ülkelerden henüz somut bir diplomatik girişim yapılmadı. Oysa uzmanlara göre, bu tür çatışmalar sadece bölgesel değil, küresel barışı da tehdit ediyor. Tehlikeli Bir Eşik Aşılıyor mu?
Keşmir’de önceki gece başlayan ama etkisi gün boyu süren bu çatışma, Hindistan-Pakistan ilişkilerinin yeni bir kırılma noktasına geldiğini gösteriyor. Tüm gözler şimdi tarafların vereceği bir sonraki adıma çevrilmiş durumda. Bir ateşkes mi, yoksa daha geniş çaplı bir savaş mı? Bu sorunun cevabı sadece Güney Asya'yı değil, tüm dünyayı ilgilendiriyor.