Sessizliğin İçinden Gelen Güç: Kalbini Dinleyen Bir Kadının Hikayesi
O gece gökyüzü adeta çatlamıştı. Şimşekler evin camlarını titretiyor, rüzgâr uğuldayarak içimdeki bütün korkuları açığa çıkarıyordu. Kayınpederimin odasına adım atarken içim ürpermişti ama onun yüzündeki sıcak tebessüm beni biraz rahatlattı.
“Gel kızım,” dedi. “Korkma. Gök gürültüsü sadece Allah’ın kudreti.”
Yatağın ucuna oturdum. Ellerim buz gibiydi. O başucundaki lambayı açtı, bana battaniye uzattı.
“Bak,” dedi, pencereye doğru başını çevirerek, “benim de gençken korkularım vardı. Ama şunu öğrendim ki, insan en çok yalnız kalmaktan değil, kendini yanlış ellere bırakmaktan korkmalı.”
Sesi öyle yumuşak, öyle anlamlıydı ki birden bütün fırtına sanki içimde duruluverdi.
O gece bana annesinin ölümünden sonra yaşadığı yalnızlığı, eşimle tanıştığım gün gözlerimizde gördüğü sevgiyi anlattı. “Oğlum iyi çocuktur,” dedi. “Sevgisini gösteremez belki ama sever. İnsan bazen sevdiğini anlatmaz, yaşatır.”
Ben başımı salladım. O ana dek onunla sohbet etmek bana iyi gelmişti ama içimde büyüttüğüm bir tehlikeyi fark ettim. Çünkü kalbim yavaş yavaş başka bir sıcaklığa alışıyordu. O an bunun yanlış olduğunu içimden geçirdim.
Kayınpederim bir süre sustuktan sonra, derin bir bakışla bana döndü.
“Bak kızım,” dedi, “bir insanın kalbi bazen tuhaf oyunlar oynar. Oyun sandığın şey bir felakete dönüşebilir. Bir yanlış bir ömrü yakar. Allah sana bu güzel yuvayı nasip etmiş. Bu yuvayı korumak senin elinde. Kalbinin korkularına değil aklının doğrularına uy.”
O sözleri öyle ağır geldi ki, gözlerim doldu. O gece onun odasında biraz sohbet ettik ama sonra kendi odama geri döndüm. Ve sabaha kadar düşündüm: kendimi tanımalıydım. Doğru ile yanlışı ayırmalıydım. O küçük iltifatların ya da ilgilerin insana hissettirdiği şeyin gerçek sevgi olmadığını, sadece yalnızlığı doldurma çabası olduğunu anlamalıydım.
Sabah kalktığımda kendimi daha güçlü hissettim. O gün eşimle daha çok konuştum. Ona korkularımdan, yalnız hissettiğimde yaşadıklarımdan bahsettim. O da bana daha çok sarıldı. Belki biraz daha kırılgan olduğumu gördü, daha çok destek oldu.
Kayınpederim de bana bir gün sonra şöyle dedi:
“Bir aileyi ayakta tutan şey sadakattir. İnsan ne hissederse hissetsin, kalbini Allah’a yöneltip yanlış yolları kapatmalı.”
O günden sonra hem ona hem kendime karşı mesafemi korudum. Onun da bana karşı bakışı bir baba gibi kaldı. Zamanla evimiz daha da güzelleşti. Bir çocuğumuz oldu. O küçük bebeği kucağıma aldığım gün, kayınpederimin o geceki sözlerini hatırladım:
> Yanlış bir kalbe düşersen hem kendini hem yuvanı yakarsın. Doğru bir kalpte sabredersen, bütün dünyayı kazanırsın.
Ve işte o gün anladım ki, en büyük cesaret yalnızlığa tahammül edip doğru yolda yürümektir.